Bağırsağın Sağlığı Mutluluğun Formülü mü?

Mikrobiyota tanımlanan bir habitatta var olan tüm bakteri, virüs, mantar, alg gibi mikroorganizmaların bütünü ifade eder. Buna göre cildimizin, burnumuzun, akciğerimizin, sindirim sistemimizin de dahil olmak üzere kendine özgü mikrobiyotası vardır. Bilim dünyası son yıllarda bağırsak sağlığı ve mikrobiyotası üzerinde çalışmalar yapmaktadır.

Mikrobiyotanın sağlıksız olması durumunda pek çok problemle karşılaşabiliriz.

Hipokrat bu konuda;“Tüm hastalıklar bağırsakta başlar, bağırsaklar hastaysa vücudun geri kalanı da hastadır.”  Demiş. Kabızlık, ishal, hazımsızlık ve gaz gibi sindirim şikayetler sağlıksız bağırsak sonrası ortaya çıkar. Bununla beraber bağırsak geçirgenliği de oluşabilir. Bağırsak geçirgenliği en basit şekilde yediğimiz içtiğimiz besinlerin sindirilerek kan dolaşımına emilmesi sürecini bozan ve aslında vücudumuza emilmemesi gereken bir takım sindirilmemiş öğelerin ve patojen mikroorganizmaların geçişine olanak tanıyan bir durumdur.

Bağırsaklarımızda yaşayan canlıların ruh halimiz üzerinde de ciddi etkileri olduğu düşünülürse bağırsaklarımızdaki herhangi bir bozulma ruh sağlığımızı da etkileyebiliyor.

Ayrıca bağırsaklarımızda yaşayan bakterilerin türü, sayısı ve çeşitliliği kilo durumumuz ile ilgilidir. Yapılan çalışmalar kilo sorunu yaşayan kişilerin mikrobiyotasında da daha az sayıda ve çeşitlilikte bakteri gruplarının olduğunu gösteriyor.

Sağlıklı bir mikrobiyotaya sahip olabilmeyi etkileyen bir çok durum var. Örneğin; normal yolla doğan bebeklerin, sezeryanla doğan bebeklere göre daha iyi bir mikrobiyotaya sahip olduğu biliniyor. Laktobasillus bakterileri annenin vajinal kanalında bulunuyor ve normal doğumla bebeğin ilk tanıştığı bakteri laktobasilluslar oluyor.Ayrıca anne sütü almak da oldukça önemli.

Şeker bağırsaklarda yaşayan patojen mikroorganizmaların sayısının artmasına neden olan bir madde ve bu nedenle beslenmede şekeri kısıtlamak önemli.

Gereksiz antibiyotik  kullanmak mikrobiyatayı bozabilir.kullanma da mikrobiyotayı olumsuz etkiliyor. 

Dengeli beslenmek bu işin anahtarı. Beslenmede lif içeriği yüksek bakliyatlar, meyve ve sebzeler, tam tahıllı gıdalar önemli. Fermente süt ürünleri özellikle yoğurt ve kefirin mikrobiyota üzerinde olumlu etkileri olduğunu biliniyor.

Probiyotikler genel bir ifadeyle yararlı bakteriler olarak tanımlanabilir. Prebiyotikler ise bakterilerin yakıt kaynağıdır. Bakliyatlar, soğan, sarımsak, kuşkonmaz, pırasa, muz, elma, turp gibi sebze ve meyvelerde bolca prebiyotik bulunuyor. Karahindiba prebiyotik etkili hindiba kökünden elde edilen %100 (inülin+FOS) bitki bazlı lif içerir.